İŞ FİKİRLERİ

İş fikirleri, yeni iş fikirleri, cazip iş fikirleri, sermayesiz iş fikirleri, almanya iş fikirleri, ihracat iş fikirleri, son iş fikirleri


01- Bombus Arısı Yetiştirmek


Devlet teşvikli bombus arısı Hormonlu üretime karşı iyi tarım uygulamaları içinde yer alan ve Tarım Bakanlığı’nın da desteğine tabii olan bombus arıları son zamanların en gözde girişim alanlarından biri.

02- ABD’nin yeni trendi: Kalamata zeytini 


Sandviç ve kanapelerin vazgeçilmezleri arasına giren kalamata zeytini, son zamanlarda oldukça revaçta. Özellikle ABD’de oldukça moda olan kalamata zeytini, Avrupa’da da çok tüketiliyor. Türkiye’de iri olması nedeniyle ‘eşek zeytini’ adı verilen bu tür, normal zeytinin iki katı büyüklüğünde. Ödemiş, Tire ve Akhisar yörelerinde yetişen bu zeytin, adı Yunanistan’ın Kalamata yöresinden geliyor. Bu zeytin sirkeyle terbiye ediliyor ve mayalanıyor. Tadı ise turşuya benziyor. Bu zeytinin aynı zamanda iyi bir hiraç ürünü olduğunu söyleyen Hisar Zeytincilik Gıda Mühendisi Kemal Cengiz, “Özellikle ABD, Türkiye’den her yıl 5 bin ton kalamata zeytini ihracatı yapıyor. Ancak üretim hala yetersiz” diyor. Bu zeytinin yetiştiriciliğinin yanı sıra değişik ambalajlarda pazarlamasının da yapılabileceğini kaydeden Cengiz, yaklaşık 700 bin TL’lik yatırımla, 200 adet zeytin tankı alınabileceğini ve zeytin kilogramının 2,5 liradan satılabileceğini ifade ediyor.

03- Çekirdeksiz limon üretebilirsiniz 


Mersin’e bağlı Alata Bahçe Kültürleri Araştırma İstasyonu Müdürlüğü uzun çalışmalar sonucunda, çekirdeksiz limon üretti. Dokuz ay tazeliğini koruyan ve çekirdeksiz olan bu limonlar, girişimciler için farklı bir iş modeli olabilir. Ürünü tescilinin yapıldığını söyleyen müdürlüğün proje sorumlusu Güçer Kafa, “Dünya standartlarına göre bir ürün ürettik. Uzun süre muhafaza edilebildiği için ürünün ihracat açısından da avantajı var” diyor. Projeyi ABD’li bir firmanın yakından takip ettiğini ve şu aşamada karantina testleri yaptığını belirten Kafa, aynı projeyle Güney Afrikalı bir şirketin de ilgilendiğini ifade ediyor. Ürünü 2013 yılı sonuna kadar üreticilere sunacaklarını söyleyen Kafa, “Çekirdeksiz limon, en büyük rakibimiz İspanya ve Arjantin’le olan rekabet gücümüzü artıracak. Biz ‘küt diken’ dediğimiz en iyi limon çeşidini çekirdeksiz hale getirdik. Bu da ihracatta üreticiye avantaj sağlayacak” diyor. Mersin’e bağlı Alata Bahçe Kültürleri Araştırma İstasyonu Müdürlüğü uzun çalışmalar sonucunda, çekirdeksiz limon üretti. Dokuz ay tazeliğini koruyan ve çekirdeksiz olan bu limonlar, girişimciler için farklı bir iş modeli olabilir. Ürünü tescilinin yapıldığını söyleyen müdürlüğün proje sorumlusu Güçer Kafa, “Dünya standartlarına göre bir ürün ürettik. Uzun süre muhafaza edilebildiği için ürünün ihracat açısından da avantajı var” diyor. Projeyi ABD’li bir firmanın yakından takip ettiğini ve şu aşamada karantina testleri yaptığını belirten Kafa, aynı projeyle Güney Afrikalı bir şirketin de ilgilendiğini ifade ediyor. Ürünü 2013 yılı sonuna kadar üreticilere sunacaklarını söyleyen Kafa, “Çekirdeksiz limon, en büyük rakibimiz İspanya ve Arjantin’le olan rekabet gücümüzü artıracak. Biz ‘küt diken’ dediğimiz en iyi limon çeşidini çekirdeksiz hale getirdik. Bu da ihracatta üreticiye avantaj sağlayacak” diyor.

04- Organik sütten sonra ayranı da yaptılar 


Türkiye’de organik ürünlere olan talep bu alanda yeni ürünleri de beraberinde getiriyor. Organik sütten sonra şimdi de Tire Süt Kooperatifi organik ayranı piyasaya sundu. Tamamen organik sütten elde edilen organik ayranlar, İstanbul, Ankara ve İzmir'de Migros, Tansaş ve Kipa hipermarketlerinin yanı sıra, İzmir'de Pehlivanoğlu süpermarketlerinde satışa sunuldu. Organik ayranın kısa bir süre önce piyasaya sunulmasına karşın oldukça beğenildiğini söyleyen Tire Süt Kooperatifi Basın Danışmanı Koray Hoylu, “Tüketice doğal ürünlere bir dönüş var. Şimdi otellerden de teklifler almaya başladık. Tire Süt Kooperatifleri olarak ayrıca bayilik veriyoruz. Süt, ayran, sucuk ve Tire köfteden oluşan bu konsept girişimciler için yeni bir iş modeli oluşturabilir” diyor. Cam şişede litrelik olarak satışa sunulan organik ayranın satış fiyatı ise 3.15 TL.


05- İsviçreli Saanen keçisi kazandırıyor


Adını İsviçre’deki Saane Vadisinden alan Saanen keçileri, süt verimliliği, kolay beslenmesi ve farklı koşullara kolaylıkla uyum sağlamasıyla keçi besiciliğinde önemli bir yere sahip. Saanen ırkının en önemli özelliklerinden birisi olan farklı iklim koşullarına uyma yeteneği sayesinde, götürüldüğü yerlerde çok çabuk adapte olabiliyorlar. Erken çağda cinsi olgunluğa ulaşıyor ve hızlı ürüyorlar. Bu da Saanen ırkının yetiştirme yönünden en önemli avantajı. Ortalama 2.5 yaşında süt verimleri ise ortalama 750 kilograma ulaşıyor. Bu keçiler kapalı alanda bile yetiştirilebiliyor. Örneğin kullanılmayan meraların, bu alanda yetiştiricilik yapmak isteyenler için uygun olduğu ifade ediliyor. Bu keçiler oğlakken tanesi 400 TL’den, keçiyken ise 500 TL’den alınabiliyor.

06- Ponny çiftlikleri kurabilirsiniz 

Daha çok sirklerde görmeye alıştığımız minyatür at çeşitlerinden ponny yetiştiriciliği henüz Türkiye’de yaygın değil. Zira Türkiye’nin iklimi bu atların yetiştiriciliğini yapmak için oldukça uygun. En küçüklerinin boyu sadece 42 cm, kiloları ise 20-60 arasında değişiyor. Daha çok ABD, Arjantin ve İngiltere başta olmak üzere çok sayıda ülkede özel çiftlikleri bulunuyor. ABD dışında henüz pet shop'lara girmeseler de alıcılar doğrudan onların yetiştirildiği çiftliklere ulaşıyor. Meral Sultan Harası Müdürü Hasan Güner, özellikle erken yaşta atçılığa başlayan çocuklar için bu atların binicilik öğrenimi açısından ideal olduğunu vurguluyor. Atların genelde Hollanda, Belçika, Fransa gibi ülkelerden ihraç edildiğini belirten Güner, bu iş modelinin henüz Türkiye’de olmadığını ancak böyle bir girişimin yapılması durumunda ilgi uyandıracağını ifade ediyor. Ponny’lerin fiyatı 5 bin Euro’dan başlıyor. Güner, atların genellikle eğitimli olarak geldiğini söyleyerek, “Bir adet erkek, üç adet dişi Ponny alarak bu işe başlayabilir, atları kendiniz üretebilirsiniz. Bunun için altı ahırlık bir alan ilk etapta yeterli” diyor.

07- Manda yetiştiriciliği yine revaçta 


Manda yetiştiriciliği yeni bir fırsat kapısı aralayabilir. Zira manda popülasyonu son yıllarda oldukça düştü. 40 yıl önce sulak alanların 'sıtma eradikasyonu' gerekçesiyle kurutulması ve mandanın sulak alanları sevmesi nedeniyle 1960'larda bir milyona yaklaşan manda popülasyonu günümüzde 70 bin adede kadar gerilemiş durumda. Bu tablo, girişimciler için bir fırsat kapısı olabilir. Manda yetiştiriciliği, başta Tarım Bakanlığı olmak üzere çoğu kurum ve üniversite tarafından destekleniyor. Düşük faizli uzun vadeli krediler ise devlet bankalarında bu işin girişimcilerini bekliyor. Kayseri Damızlık Birliği Başkanı Güney Çakı, özellikle mandanın süt ve yoğurduna oldukça talep olduğunu ifade ediyor. İnek sütünün litresinin 80 kuruş olmasına karşın manda sütünde bu fiyatın 2 TL’ye çıktığına dikkat çeken Çakı, “Manda yetiştiriciliği oldukça randımanlı. 100 baş manda için 80 bin TL yatırım yeterli. İstanbul’da Çatalca, Trakya bölgesi, Kayseri’nin Develi bölgesi manda yetiştiriciliği uygun” diyor.

08- Suda domatesle yüksek verim 


Suda domates üretimi aslında boru üretimi yapan ve Mir Holding çatısı altında faaliyet gösteren Dizayn Grup’un bir projesi… Topraksız tarım uygulaması alanında geliştirilen teknikle, bir kilo domates üretimi için damla sulama yöntemiyle tüketilen 60 litre su miktarı altı litreye düşürüldü. Bu üretim tekniğinde bitkinin kök bölgesindeki besinlere 60’ın üzerinde optimizasyon yapılıyor. Suyun debisi, Ph değeri irdeleniyor. Ekolojik Tarım Sera Müdürü İlker Genç, suda domates yetiştiriciliğiyle herhangi bir domates cinsinden iki buçuk kat daha fazla verim alındığını belirtiyor. Bu yöntemle yapılan yetiştiricilikte dönüm başına 65 ile 80 ton arasında verim alınabildiğini kaydeden, “Anahtar teslim seralar kuruyoruz. Fide, gübre, ilaç, ambalaj gibi her türlü ihtiyacı biz tedarik ediyoruz. Maliyeti dönüm başı 105 bin Euro. 3 ile 5 yıl arasında yatırımın geri dönüşü alınıyor.


09- Yeni bir girişim: Charollais koyunu 


Anavatanı Fransa’nın Saone et Loire bölgesi olan Charollais koyunu, son zamanlarda en gözde koyun çeşitlerinden biri. Genellikle eti için yetiştirilen bu koyun, birçok ülkede yağsız kuzu eti için kullanılıyor. Bu koyun ırkının en önemli özelliği ise kuzularının erken yetişmesi ve etinin yağsız olması. Bu nedenle yetiştiriciler ve tüketiciler tarafından tercih ediliyor. Ayrıca sütü de normal koyuna göre daha fazla. Charollais koyununun normal koyuna göre yüzde 250 daha karlı olduğunu söyleyen saanen.org Satış Müdürü Osman Atız, bu koyunların genellikle Fransa ve Bulgaristan’dan ithalatının yapıldığını belirtiyor. Bu koyun türünün üretimi için proje başlattıklarını belirten Atız, “İlk koyunlarımızı aldık. Satışlara ise 2013 yılında başlayacağız” diyor. Kuzuların satış fiyatı 800 lira. Kuzulardan ertesi yıl geri dönüş alınabiliyor. Bu alanda yatırımı düşününler için karlı bir yatırım olabilir.


10- Kaktüsten yapılan doğal şurup 


Agave şurubunu son zamanlarda yemek ve özellikle tatlı tariflerinde daha sık duymaya başladık. Aslında agave şurubu, agave kaktüsünden elde edilen doğal bir tatlandırıcı. Agave kaktüsü aynı zamanda tekila içkisinin de elde edildiği bir bitki. Şurup ise kaktüsün içindeki sıvı. Bu sıvı, beyaz şekere göre yüzde 25 daha tatlı olduğundan, daha az kullanılması yeterli oluyor. Bir diğer özelliğinin ise vücut tarafından daha kolay metabolizma edilmesi yani kan şekerini daha az yükseltmesi olarak ifade ediliyor. Kıvam ve renk olarak bala benzeyen bu şurup, Türkiye’ye The LifeCo firması tarafından getiriliyor. The LifeCo’nun kurucusu Ersin Pamuksüzer, ürünün özellikle ABD ve Avrupa’da oldukça fazla tüketildiğini ancak Türkiye’de yeni yeni tanınmaya başladığını ifade ediyor. Eczane, aktar ve marketlerde rahatlıkla satışı yapılabilecek bu ürünün bayiliğini yapabilirsiniz. Agave şurubunun fiyatı ise 19 ile 195 lira arasında değişiyor.


11- Zahmetsiz ve pahalı bir ürün: Tatlı patates 


Manavlarda kilogramı 15-20 liradan satılan tatlı patates, Türkiye’de henüz çok yaygın değil. Oysaki en az normal patates kadar zahmetsiz yetişiyor. Tek farkı ise tatlı patatesin daha sıcak iklimlerde yetişiyor olması. Türkiye’de tatlı patatesin sadece Hatay’da yetiştirildiğini söyleyen Mustafa Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Emin Çalışkan, ürünün yüksek gelir sağladığına dikkat çekiyor. Üniversite olarak laboratuvarda ürünün hastalıklı genini temizlediklerini ve verimli hale getirdiklerini belirten Çalışkan,” 3-5 yıl içerisinde bu ürüne olan talep artacak.

12- İstiridye mantarında fırsat var 


Türkiye’de tarım sektöründe yeni bir yer bulmaya başlayan istiridye mantarı da girişimciler için de fırsat sözkonusu. Avrupa’da 1900’lü yılların başında kültür altında üretimi yapılan, Uzakdoğu’da ölümsüzlük mantarı çeşitlerinden biri olan istiridye mantarı, dünyada beyaz kültür mantarından sonra en çok satılan 2’nci ürün olarak ifade ediliyor. Türkiye’de bu mantarın tüketimi henüz Avrupa’nın 40’ta biri kadar olsa da her yıl artan bir tüketim söz konusu. İstiridye mantarının tamamen doğal şartlarda üretildiğini ve bu nedenle talep gördüğünü söyleyen Marmara Mantar Genel Müdür Yardımcısı Halil Soyhan, bu mantarın izolasyonlu çatı katlarında ya da bodrum katlarında klima olması koşuluyla rahatlıkla yetiştirilebildiğini ifade ediyor.


13- Bakir bir pazar: İstiridye yetiştiriciliği 


İstiridye, gurme restoranlarda ve balıkçı tezgahlarında aranan bir deniz ürünü olarak biliniyor. Lüks segmentine giren bu ürünün en önemli özelliği ise besleyici özelliği olması. İstiridye için birçok ülkeden büyük bir talep var. Eşeyli üreme özelliğine sahip istiridyelerde döl verimi oldukça yüksek. Örneğin bazı türlerden birey başına, üreme mevsimi boyunca, 100 milyon yumurta almak mümkün. İstiridye yetiştiriciliği, balık çiftliklerindeki sisteme benzerlik gösteriyor. Yani yavrular kuluçkahanelerde üretiliyor. Rotifer Su Ürünleri’nin sahibi Prof. Dr. Atilla Alpaz, Türkiye’de Marmara ve Ege bölgesinin istiridye yetiştiriciliği oldukça uygun olduğunu ancak henüz bu alanda bir Pazar oluşmadığına dikkat çekiyor. Deniz kenarında kapalı bir tesis kurularak bu işe adım atılabileceğini ve bunun maliyetinin de 500 ile 600 bin TL arasında değişebileceğini ifade eden Alpaz, “Geleceği oldukça parlak bir alan. Ayrıca yurtdışı pazarlarda da bu ürün kendisine oldukça kolay yer bulabilir” diyor.

14- Maliyetsiz bir ürün: Dikenli incir 


Kendiliğinden doğada yetişen, kaktüsgillerden bir bitkinin meyvesi olan dikenli incir, Mersin’in Tarsus İlçesi’ndeki köylülerin önemli geçim kaynaklarından birisi haline geldi. Türkiye’nin hemen hemen her yöresinde görülen ancak, Akdeniz ve Ege’de daha sık rastlanan yabani bir bitki olan dikenli incir, halk arasında ‘Frenk inciri’, ‘Frenk yemişi’ olarak da biliniyor. Kıraç alanlarda, kurak ve kireçli topraklarda yetişen, ana vatanı ise Güney Afrika olan dikenli incirin Tarsus’a bağlı köylerde hasadı yapılıyor. Yıllık ise 150 bin ton civarında toplanıyor. Tarsus Ziraat Odası Başkanı Ali Gezer, "Dikenli incir kırsal kesimlerde yol kenarlarında bile kendiliğinden yetişiyor. Köylüye de sadece toplayıp satmak kalıyor” diyor. Köylüden 20 kilogramlık sandık 12-13 TL’den alınan bu ürün, 60 TL’den alıcı buluyor. Dikenli incir için özellikle Fransa’dan talep aldıklarını ifade eden Gezer,” “Ayrıca Hacettepe Üniversitesi ile yürüttüğümüz bir projeyle bu ürünü ilaç sektörüne de kazandırmayı hedefliyoruz” diyor.


15- Portakal kabuklarını toplayabilirsiniz 


Adana ve Osmaniye çevresi ile narenciye üretiminin yoğun yapıldığı yörelerde, üreticiler, kurutulmuş portakal kabuğu satarak para kazanıyor. Osmaniye'nin Kadirli ilçesinde portakal kilosu bahçede 30 kuruştan, kurutulmuş kabuğu ise 2 TL'den satılıyor. Gıda, kozmetik, ilaç sanayi gibi sektörlerde ham madde olarak kullanılan portakalın kabuğunun yurt içi piyasa da alıcı bulduğu gibi Almanya, Fransa ve İngiltere gibi Avrupa ülkelerine de ihraç ediliyor. Her yıl aralık ayında başlayan bu iş mayıs sonuna kadar devam ediyor. Portakal kabuğunu iki şekilde toplanıyor. Birincisi mahallelerden portakal kabuklarını birilerini toplattırabilirsiniz. İkincisi ise portakalı siz satın alıp kabuğunu soydurabilirsiniz. Üç gün güneşte kurutulan portakal kabuğu daha sonra çöpünden ve çürümüş kabuklardan temizleniyor. Sonra kabukları çuvallara doldurarak sevkiyata hazır hale getiriliyor.


16- Kahvaltı ürünleri dükkanı açabilirsiniz 


Özellikle organize sanayi bölgeleri, fabrika ve iş merkezlerinin yoğun olduğu bölgelerde kahvaltı ciddi bir sorun. Bunun nedeni işlek caddelere nazaran bu bölgelerde bu yöndeki kahvaltı yapılacak mekanların yetersiz olması. Bu anlamda Seyidoğlu, kahvaltı büfeleri kurmaya başladı. Peynir, zeytin reçel, tereyağı, domates, salatalık gibi temel kahvaltılıkları vakumlayarak tek tabakta bir araya getiriyor ve günlük taze olarak tüketiciye sunuyor. Örneğin bu kahvaltı menüsünü alıp çantanızda veya arabanızda kolaylıkla taşıyabilir, istediğiniz yerde kahvaltınızı yapabilirsiniz. Seyidoğlu Genel Müdürü Mehmet Göksu, bu konuda franchising verdiklerini söyleyerek, “20 bin dolar franchise giriş bedeli alıyoruz. Tüm mimari konsept ve mağaza demirbaşları için de 60 bin TL yatırım gerekiyor. Biz anahtar teslimi mağazalar sunuyoruz. Yatırımcı ilk sekiz ayda tüm maliyeti amorti edip kara geçebiliyor” diyor.


17- Süs bitkileri ihracatı artıyor 


Süs bitkileri sektörü 2011 yılında ihracatta yeni bir rekora imza attı. Türkiye süs bitkileri ihracatı geçtiğimiz yıl yüzde 36 artarak 76.3 milyon dolara ulaştı. Sektör devamlı büyüme trendi içerisinde. Zira sektörün önemli üreticilerden olan İtalya, İspanya gibi rakip ülkelerin yüksek üretim maliyetleri nedeniyle üretimi bırakmaları da Türkiye için bir avantaj sunuyor. Süs Bitkileri ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Osman Bağdatlıoğlu, canlı bitki ve peyzaj ürünleri üretim ve ihracatının giderek önem kazandığını söylüyor. Bu ürünlerin üretimi ve yatırımının önümüzdeki dönemde ihracat açısından gelecek vaat ettiğini belirten Bağdatlıoğlu, şöyle devam ediyor: “İhracatta özellikle canlı bitkiler önemli artış kaydediyor. Bu ürün grubunda Türkmenistan, Irak, Azerbaycan ve Özbekistan gibi pazarlarda ihracatımız artıyor. Ayrıca kesme çiçekte karanfil ve gerbera en çok ihraç edilen türler. Bu türleri, krizantem, lilium, lisianthus, anemone ve yeşillikler izliyor. Hazır buketler de ihracatta önem kazanıyor.”


18- Hasta Bakımı 


Yaşlanan Türkiye’ye yeni girişimler gerekiyor Avrupa ülkeleri arasında en genç nüfusa sahip olan Türkiye de giderek yaşlanan ülkeler arasına girmeye başladı. Zira şu anda 60 yaş üzeri 6 milyon kişinin bulunduğu nüfusun 2050 yılında 17 milyona ulaşması öngörülüyor. Bu durum kendi içinde bir yaşlı ekonomisini de yaratacak kuşkusuz. Bu potansiyeli gören şirketler, Türkiye’ye yatırıma başladı bile.


19- Çay


Uzakdoğu çaylarında fırsat var Türkiye en fazla çay tüketen ülkeler arasında yer alıyor. Bu anlamda artık market raflarında çay çeşitlerinin arttığını görüyoruz. Örneğin, Vietnam’da özel yetiştirilen ve Lotus çiçeğinden yapılan Lotus çayı, kilo vermeye yardımcı olan Jasmine çayı akla ilk gelenler. Bu alanda büyük bir pazar ve girişim fırsatı söz konusu. İnternetten yapılacak bir araştırmayla siz de farklı çay çeşitlerini Türkiye pazarına sunabilirsiniz. Bunun son örneklerinden biri ise iki girişimcinin getirdiği ve belirli karışımlardan oluşan, adını Uzakdoğu felsefesinden alan ve anlamı ‘çaya giden yol’ olan Chado… Chado’da Vietnam, Çin, Hindistan, Kore, Japonya, Güney Afrika, Brezilya her bölgenin kendine özel çayları mevcut.


etiketler


"bayilik" "farklı is fikirleri" "franchise" "girisim is fikirleri" "HAYVANCILIK İŞ FİKİRLERİ" "is fikirleri" "İŞ FİKİRLERİ 2012" "İŞ FİKİRLERİ" "SERMAYESİZ İŞ FİKİRLERİ" "YENİ" "kobi fikirleri" "TARIM İŞ FİKİRLERİ" "üretim is fikirleri"

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...